ÇAPKINLIK SENİN NEYİNE!

Şimdi efenim bir önceki yazımda, daha önceki yazılarımın birinde bahsettiğim dostumun evlendiğini belirtmiştim (cümleye gel!). Onların nikahlarında bulunmak icin ortadan kaybolduğum bu kısa zaman dilimini en iyi sekilde gecirecegime yemin ederek bindim ucağa.

Memleketten, gözden uzak ve rahattım. Eskiye dair ne varsa unutmak istiyordum.

Nikah, ıvır zıvır bitip de kafalar rahatlayınca saldık kendimizi gecelere.

Amaç: Girlynin eski aşkını hafızasından tamamen kazımak

Araç: Yeni, kaslı , az konuşan, konuştuğu tek dil beden dili olan bir adam.

Yer: Türkiye'de ki diskolara kurban bir disko (avrupanın gıcık bir şehri)

Deneme 1:

Mini bir elbise, yapılı saçlar, dumanlı makyaj ve doğal olarak radial doğrultuda bakışmalar... Yani demem o ki mekanın her köşesiyle kesişiyorum.

 Sonra sayıyı ikiye indirdim. ve derken büyük finali kazanan selvi boylu, boncuk gözlü bir delikanlıyla dansetmeye başladım. Ama gayet masumane zumba tarzında bir danstan bahsediyorum, aman yanlış anlaşılmasın. Tam gülüşüyoruz, o kendi dilinde saçmalıyor falan derken. arkadaş yanıma geldi 'girly gitsek iyi olur xy (eşini kastediyorum) de rahatsız oldu ortamdan' dedi. Siz olsanız ne dersiniz, ne yaparsınız Allah aşkına?Ben de öyle yaptım ve ortamı terketmek zorunda kaldım.

 Amaç: Girlynin eski aşkını tamamen hafızasından kazımak.

Araç: Yeni, kaslı , az konuşan, konuştuğu tek dil beden dili olan bir adam.

Yer: Böyle barların, kafelerin, lokantaların olduğu bir alan (avrupanın aynı gıcık şehri)

                                           Deneme 2:

Şıklıkla casual arasında karar veremeyen bir kıyafet, rimel ve rujdan oluşan bir makyajla düştük yollara. Bir hint lokantasının sokağa bakan kısmına, tam da sokağı görecek şekilde oturduk. Siparişler muhtemelen yeni delhiden geldiği için yaklaşık 1 saat öyle gelip geçeni izledik Ve tıpkı bereketli bir yağmur gibi siparişlerimiz ve O art arda geldiler.  Yakışıklı ötesi, nereden baksan 190 ve büyük ihtimal italyan olan bir adam (nerden biliyorsun dersen tıpkı benim antonioma benziyordu). Takımları çekmiş yanında da yine kendisi gibi takım elbiseli adamlar var.
 Ve şansa bakin ki tam karşımızdaki kafenin sokağa bakan kısmına, tam da sokağı görecek şekilde oturdular.

Adam yanındakilerle ateşli ateşli bir şeyler konuşuyor ve değil benim, sipariş almaya gelen garsonun bile farkında değil. Ama benim adım girly, ben bu adamın dikkatini çekerim dedim ve tuvalete gitmek bahanesiyle ayağa kalkıp, biraz ortalıkta süzüldüm ve BİNGOO! adam beni gördü. Ben döndükten sonra da bakışmaya devam ettik . Meğersem ben bunları yaparken arkadasla yeni kocası da beni izliyormus. Dönüp bana 'girly adamı kesmeyi bırak cok dikkat cekiyorsun' demesinler mi. Ben o kadar bozuldum, o kadar üzüldüm ki anlatamam. Sanki keyfimden kesiyorum adamı. Evet keyif verdiği doğru, kabul ediyorum ama yanımda sevdiceğim olsa yaparmıydım hiç?! Çok zoruma gitti çok!!

Sonuç: Unutmak ne kelime, yalnız kaldığım her an onu daha çok hatırladım. Daha çok nefret ettim ve daha çok sevdim. Her gece ağladım. 

Ve her işte vardır bir hayır diyerek avutmaya çalıştım kendimi... Ama ne çare ki terketmedi sevda beni.