Saturday, February 19, 2011
IŞIK İNSANLARI
''Nefes alan her canlının bir zamanlar barış içinde yaşadığı,
yedi renk çiçeğin yanyana açtığı,
denizleri toprakları kadar zengin olan,
kıyılarına inciler vuran,
bereketli Mu topraklarının halkına selam olsun.''
Hepimizin genlerinde bundan 14 000 yıl önce, birden bire biten bir rüyanın kalıntıları var.
Rüyanın adı ''Kayıp Kıta Mu''
Modern insanın ilk olarak üzerinde ortaya çıktığı, ilk medeniyeti oluşturduğu varsayılan kayıp ve gizemli kıta...
Geçmişinin 70 000 yıl öncesine tayandığı tahmin edilen Mu kıtasında paganizm değil tek tanrılı bir din hakimdi. Tanrılarına isim vermekten kaçınırlar ve 'O' diye hitap ederlerdi.
Hükümdarlarına ise Ra-Mu (Mu'nun güneşi) derlerdi. daha sonra bilindiği üzere Ra kelimesi ,Mısır'da da güneş anlamında kullanılmıştır.
Mu diğer addıyla Lemuria'nın yeri ihtilaf konusu olmakla beraber kuzeyinde Hawaii, güneyinde ise Fiji ve Paskalya Adası olduğu tahmin edilmektedir.
( Paskalya Adası'nda bulunan 10-30 metre uzunluğunda ,50-100 ton ağırlığındaki bu taş heykellerin sırrı hala çözülebilmiş değil.)
Sanat, felsefe ve ezoterik bilimlerde çağının çok ilerisinde olan Mu'dan diğer
kıtalara göçler, yokoluşundan çok önce başlamış ve gittikleri her yeri kültürleriyle etkilemişlerdir. Kullandıkları dilin kalıntıları hala dünya üzerindeki bir çok dilde görülmektedir.
Bu kıtaya dair ilk modern bilgiler ingiliz asker ve araştırmacı James Churchward'ın Tibet'li bir rahibin elindeki 14000 yıllık bir tableti tercüme ettirmesiyle ortaya çıkmıştır.
Daha sonra ölümüne kadar Mu kıtası üzerine araştırmalar yapan Churchward ,Meksika'da aynı dilde yazılmış yaklaşık 11 500-12 000 yaşlarında, 2600 tane tablet bulmuştur.
Mu'nun bilim rahipleri Naakaller tarafından yazılan bu tabletler yine bu rahiplerin isimleriyle anılmaktadır. Yani Naacal Tabletleri.
Atatürk'te ,vefaat ettiği 1938 yılına kadar Mu Kıtası hakkında önemli araştırmalar yaptırmış, Churchward'ın 3 kitabını Türkçe'ye çevirtmiştir. Ayrıca Meksika'ya elçi olarak atadığı Tahsin Mayatepek aynı konu üzerinde araştırma yapmakla görevlendirilmiştir. Hatta soyadının Mayatepek olmasının nedeni, Maya dilinde tepe sözcüğünün "tepek" olmasından ileri gelir ve bu soyad Atatürk tarafından kendisine verilmiştir.
Mu kıtası üzerine yaptığı araştırmalarını 14 rapor halinde Atatürk'e sunan Mayatepek'in raporlarından bir kısmı ise kaybolmuştur.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
amin kelimesinin kökenini mısırdan gelmiş olabileceğini biliyor muydun?
ReplyDeletera' nın gerçek adı amon - ra' dır. hristiyanlık eski mısır dininin bazı özelliklerini alırken amon' u amin şekline dönüştürmüş olabilir. bizler de amin şeklinde kullanıyoruz.
ve mu adası gerçekten vardı ve atlantis. sadece şimdiki bilimsel imkanlar onların varlığını kanıtlamaya yetmiyor.
duymuştum o heykelleri, tabletleri.
ReplyDeleteama bu denli ayrıntılı bilmiyordum. atatürk'ün de ilgilendiğini.
ne güzel bi yazı bu.
:)
Çok ilginçmiş.Atam ya her konuyla ilgisi olan müthiş bir insan.Bilgili ileri görüşlü.Acaba neden bu kadar araştırma yaptırdı.
ReplyDeleteRy, Amin bize arapçadan , arapçaya ise yine bir sami dili olan ibraniceden geçmiştir ve ''öyle olsun'' anlamına gelir.
ReplyDeleteibranilerin de uzun bir süre mısırda yaşadıklarını düşünecek olursak kültür ve dil alışverişi kaçınılmazdır.
90'lı yılların sonlarında sanırım Japonya yakınlarında denizin yaklaşık 180 m altında piramit kalıntıları ile tabletler bulundu.
Naacal tabletleri de kanıt sayılabilir çünkü çoğunun üzerinde yazılanlar deşifre edildi.
Deep, çok teşekkürler ama ben gerçekten yüzeysel bilgiler verdim. amacım insanlara bakın böyle bişey varmış belki ilginizi çeker demekti.
ReplyDeleteHuyumcum, evet müthiş bir öngörü.
ReplyDeleteTürk dili ve tarihi ile Mu uygarlığı arasında bir bağıntı olduğunu düşünüyordu.
Ve bence yanılmadıda!
Mu'nun dünya kültürü üzerinde büyük bir etkisi var.
Bana da ilginç geldi bu paylşım..
ReplyDeleteProfösör, bunu iltifat sayıyorum :)
ReplyDeleteçok teşekkürler..
tabi senin söylediğin gibi de olabilir ama sonuçta hristiyanlık bizden önce ortaya çıktı ve amen kelimesini bizim gibi dua sonlarında söylüyorlar. ister istemez insanda bir acaba beliriyor.
ReplyDeleteilk hristiyanlar ibraniydi. yani israiloğullarından
ReplyDeleteAyrıca eğer hristiyan inancında roma paganizminin etkisiyle tanrı kişiselleştirilmeseydi islamiyetten pek de farkı olmayacaktı.
Elbette kutsal kitaplar açısından değerlendirmiyorum sadece iki inancın temellerinden bahsediyorum.
Bak Mu kıtasının dışında, bir de Meksika'daki antik Türk yerleşimleri mevzusu da var. Bir sürü ortak kelime, ortak yerleşim yeri. Hatırladığım kadarıyla Alanya diye bir yer de vardı hatta. Enteresen mevzular. Belki de, Mu kıtası Amerika'dan koptu veya tam tersi; bir şekilde insanlar iki tarafa da yayılmış oldu. Keşke elimizde imkan olsa da bilebilsek.
ReplyDeleteFrans, hepsini Mu'dan yapılan göçler sonucu oluştuğu düşünülüyor.
ReplyDelete2000 yılından sonra araştırmalar hız kazandı umuyorum ki önümüzdeki 10 yıl içinde elimizde doğru değerlendirmeler yapabilecek kadar veri birikmiş olacak.
papalık kurumunun dünyevi hırsları bunda çok etkili oldu.
ReplyDeletekısmen :)
ReplyDelete